TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

https://hdl.handle.net/20.500.14704/30

Listeleniyor 1 - 20 / 286

KÜRESEL TİCARET POLİTİKALARININ DIŞ KAYNAK KULLANIMI KARARLARINA ETKİSİ: AHP YÖNTEMİ İLE DEĞERLENDİRME
(2025) Kaya, Metin; Metin Kaya
Dış kaynak kullanımı stratejileri ve uluslararası pazarlara giriş, şirketlerin rekabet gücünü artırmasına ve sürdürülebilir büyüme sağlamasına yardımcı olabilecek önemli unsurlar arasında yer almaktadır. Küreselleşme ile birlikte firmalar, maliyet avantajı sağlamak, verimliliği artırmak ve uzmanlaşmış kaynaklara erişmek amacıyla dış kaynak kullanımını giderek daha fazla tercih etmektedir. Bu bağlamda, dış kaynak kullanımı stratejileri, küresel rekabet ortamında organizasyonların hayatta kalmasını ve uzun vadeli büyümeyi destekleyen önemli bir araç olarak değerlendirilmektedir. Bu çalışmada, uluslararası pazarlara girişte en etkili dış kaynak kullanımı stratejisini etkileyen kriterlerin önceliklendirilmesi hedeflenmiştir. Analitik Hiyerarşi Süreci (AHP) yöntemi kullanılarak gerçekleştirilen analizde, maliyet avantajı, tedarikçi güvenilirliği, teknolojik yetenekler, risk yönetimi kapasitesi ve sürdürülebilirlik olmak üzere beş temel kriter incelenmiştir. Bulgular, maliyet avantajının (%37,44) en önemli kriter olduğunu, ardından tedarikçi güvenilirliğinin (%22,98) geldiğini göstermektedir. Bu sonuçlar, literatürde dış kaynak kullanım kararlarında maliyetlerin ve güvenilir tedarikçi seçiminin kritik önemde olduğuna işaret eden çalışmalarla uyumludur. Bununla birlikte, uzun vadeli stratejik hedefler doğrultusunda teknolojik yetenekler (%13,68) ve sürdürülebilirlik (%17,02) gibi kriterlerin de dikkate alınması gerektiği görülmektedir. Risk yönetimi kapasitesi (%8,84) ise daha düşük önceliğe sahip olsa da, küresel ticaret politikalarındaki belirsizlikler göz önünde bulundurulduğunda gelecekte daha önemli bir kriter haline gelebilir.
The OGG1 Ser326Cys polymorphism and its association with DNA damage and DNA repair in papillary thyroid cancer
(2025) Akkaya Engin, Çağlayan; Yavuzer, Hakan; Teksöz, Serkan; Soylu, Selen; Mete, Meltem; Yavuzer, Serap; Tuz, Ali Ata
Aim: Hydrogen peroxide, locally produced during thyroid hormone synthesis, leads to oxida- tive stress in the thyroid gland. Defective repair of oxidative DNA lesions contributes to tumor development. This study aimed to understand the importance of DNA damage and repair on thyroid cancer development through the impact of the DNA repair gene OGG1 Ser326Cys polymorphism that has clinical significance in untreated patients with papillary thyroid can- cer. Methods: The study was performed with 70 patients with papillary thyroid cancer and 73 vol- unteers as control. In lymphocytes, endogenous DNA damage, H2O2-induced DNA damage, and DNA damage after repair were determined by comet assay. The polymerase chain reac- tion-restriction fragment length polymorphism method was performed for OGG1 genotyping. Results: Endogenous DNA damage, H2O2-induced DNA damage, and DNA damage after re- pair were higher in patients with thyroid cancer than in the controls (P<0.001). An association was determined between the OGG1 Cys326 allele and increased risk for the development of papillary thyroid cancer. No significant difference was determined between cases carrying different OGG1 genotypes for endogenous DNA damage, H2O2-induced DNA damage, and DNA damage after repair in the study groups. Conclusions: Endogenous DNA damage and cell susceptibility to oxidation increase, and DNA repair is impaired in patients with papillary thyroid cancer. However, the OGG1 Ser - 326Cys polymorphism is not responsible for the DNA repair defect.
The Problem of Overtourism in Slow Cities
(2025) Yaşar, Emre; Tür, Erge; Ataman, Harun
This study provides a comprehensive examination of the overtourism in slow cities from the perspectives of tourism academics. A qualitative research method was utilized, employing structured interviews. The research was conducted with 15 tourism academics and the participants were selected by purposive sampling method. The study aims to provide an in-depth analysis of the causes and consequences associated with overtourism. The research data were analyzed according to the thematic analysis method and the findings were determined. The findings indicate that the impact of social media, inadequate tourism planning, and curiosity about slow cities are among the main causes of overtourism. The consequences of overtourism include environmental degradation, local people’s quality of life, and increased traffic congestion. The study proposes several solutions such as limiting tourism supply, reducing promotional activities, and raising awareness among local people to mitigate overtourism. Furthermore, the importance of implementing policies to preserve the unique characteristics of slow cities and ensure their sustainability has also been emphasized.
Bale Antrenmanlarındaki Hareket Özelliklerinin Sistematik Derlemesi
(2024) Akgün, Gökçe
Çalışmanın amacı, bale hareketlerini kapsayan antrenman ve bale tekniği özelliklerini açıklayan yayınların incelenmesidir. Bale hareketlerine yönelik yapılan araştırma yoğunluğunun belirlenmesi hedeflenmiştir. Elektronik veri tabanları kullanılarak “bale egzersizi”, “bale antrenmanı”, “bale alıştırmaları” ve “bale hareketleri” anahtar kelimeleriyle Türkçe ve İngilizce tam metin yayınlar belirlenmiştir. Güncel çalışmaların incelenmesi için 2001-2023 yılları arasındaki yayınlar derlemeye dahil edilmiştir. Bale tekniğini geliştirici antrenman programları ve bale antrenmanı konulu yayınlar sistematik olarak incelenmiştir. Çalışma kapsamında 33 tane bale tekniğini geliştirici antrenman programı yayını, 31 tane bale antrenmanı konulu yayının derlemesi yapılmıştır. Bale tekniğini geliştirici yayınlarda ağırlıklı olarak metot karşılaştırması, bar hareketleri, sıçrama ve dönüş çalışmalarının yer aldığı anlaşılmıştır. Bale antrenmanı içerikli yayınlarda bale dansçıları, modern dansçılar, çocuklar, sağlık problemi olan bireyler ve sedanterler olmak üzere beş farklı katılımcı sınıflaması bulunmaktadır. Tüm katılımcı gruplarında bar ve orta çalışmaları yer almıştır. Hareket özelinde plié ve battement tendu hareketlerinin yaygın kullanımı dikkat çekmektedir. Derleme sonucunda bale metotlarının teknik mükemmelliğin geliştirilmesinde faydalı yayınlar olarak ön plana çıktığı düşünülmektedir. Bale antrenmanlarının farklı katılımcı özelliklerine uygun olarak planlanması ve hareket uygulanışı bakımından çeşitlilik göstermesi mümkündür. İncelenen çalışmalarda bale dansçılarında en çok orta egzersizlerinin, sedanter ve sağlık problemi olan bireylerde en çok bar egzersizlerinin uygulandığı anlaşılmıştır. Çeşitli bale hareketlerinin farklı antrenman programlarında tercih edilmesi mümkündür.
Yeni Bir Reklam Yöntemi Olarak Televizyonda Roadblocking Reklamcılığı: 14 Mayıs 2023 Genel Seçimleri AK Parti Reklam Örneği
(2024) Erdoğan, Murat
Kitle iletişim araçlarının seçmen/izleyici kararlarına yönelik etkilerinin fark edilmesiyle birlikte televizyon, siyasal kampanyaların vazgeçilmezi haline gelmiştir. AK Parti’nin siyaset sahnesine girmesiyle televizyon reklamları, Türk siyasetinde daha aktif bir siyasal kampanya aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Çalışmada, siyasal iletişim temel alınarak AK Parti’nin 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimlerinde televizyonda kullandığı reklam kampanya tekniği olan Roadblocking Yöntemi incelenme konusu olarak seçilmiştir. Bu bağlamda araştırma için AK Parti’nin Roadblocking Yöntemi ile televizyonda yayınlanan, ‘‘Yüzyılın İşini 20 Yıla Sığdırdık’’ başlıklı reklamı seçilmiştir. Reklamın seçilme nedeni aynı saatte, tüm kanallarda yayınlanması ve icraat söylemlerinden oluşan içeriğinin izler kitle tarafından karşılık bulduğu düşüncesidir. van Dijk’ın Eleştirel Söylem Analizi tekniği kullanılarak incelenen reklamın, lider imajını vurgulayarak toplumun alt sınıflarının duyarlı olduğu konulara yönelik icraatçı söylemlerle etki oluşturmak amacıyla hazırlandığı saptanmıştır.
ALMANYA’DA TÜRK GİRİŞİMCİLİĞİNİN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ
(2025) Kılınç, Kazım
1960’ların başlarında Almanya’ya işçi olarak giden Türklerin bir bölümü, sonraki dönemlerde şartların zorlaması ile işyeri açarak kendi işinin patronu olmuş ve bu ülkede kalıcı hale gelmiştir. Bugün Almanya’da bakkallık/marketçilikten restoranlara, tekstilden turizme, gıdadan inşaat sektörüne kadar değişik alanlarda 100 binin üzerinde Türk işletmesi faaliyet göstermektedir. Bu çalışmada Türk işletmelerinin Alman ekonomisindeki konumu ve iki ülke arasında oluşturduğu sinerji analiz edilecektir. Bu makalede, Almanya’da esnaflıkla başlattıkları girişimcilik sürecini dev işletmelere dönüştürmeyi başaran Türklerin motivasyon kaynakları ve oluşturdukları girişimcilik ekosistemi ele alınacaktır. Tarihsel bir değerlendirmenin ardından, Türk iş dünyasının günümüzdeki boyutları değerlendirilecektir. Çalışmada, Türk girişimcilerin Almanya’da çeşitli sektörlerdeki faaliyetleri ve ekonomik gücüyle ilgili yapılan araştırmalar, mevcut literatür yoluyla taranmıştır. Çeşitli kamu ve sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanan raporlardaki veriler kullanılarak değerlendirme yapılmıştır. Buna göre, Türk işçilerinin büyük zorluklarla edindikleri tasarruflarını, şirketleri için sermayeye dönüştürmeyi başardıkları görülmektedir. Türk girişimcileri bugün üretim, yatırım ve istihdam açısından Alman ekonomisine büyük bir katkı sağlamaktadır. Almanya’da yaklaşık 60 yıl önce ağır işçilik olarak başlayan Türk girişimciliği, bugün hemen her sektörde dev işletmeler haline gelmiştir. Başka bir ifadeyle Türk girişimciler, girişimcilikte örnek teşkil edecek bir yapı kurmayı başarmış ve Almanya’da Türkiye’nin etkili bir lobi gücü olmuştur. Türkler, dilini ve kültürünü bilmedikleri bir ülkede işletmeler kurmak suretiyle üretim, yatırım, istihdam ve ihracat gerçekleştirerek Türk girişimciliğinde örnek bir başarı sergilemiştir. Başarı bununla da sınırlı değildir. İki ülke arasındaki ticaret, turizm ve siyasi ilişkilerin geliştirilmesinde de önemli bir rol oynamıştır. Bu başarı tablosunda büyük payı bulunan faktörlerin tartışılması, çalışmayı farklı kılmaktadır.
Analyzing the New Global Reporting Format from the Pilot Perspective
(2024) Tuncal, Arif; Erol, Ufuk
Global Reporting Format (GRF) for runway surface conditions is an important step in improving aviation safety by providing standardized and consistent information. The aim of the study was to evaluate the effectiveness and implementation of the GRF among pilots. Qualitative and quantitative methods were used to comprehensively address all aspects of the study. The sample consisted of 266 pilots. Findings showed that the majority of pilots are aware of the GRF and value its benefits, such as consistency, reliability, and standardized terminology, despite it being a new method. Pilots highlighted the role of the GRF in improving communication and decision-making for take-off and landing. However, the study also identified challenges, including occasional inaccuracies in reporting, the need for real-time updates, the length of ATIS reports, and inconsistencies in application across airports in different regions. These issues highlight the human factor and the need to develop the GRF. The study makes a unique contribution by highlighting both the practical benefits and the challenges of the GRF from the perspective of the pilots. It is recommended that future research include a more diverse sample of pilots from all regions and that technical studies be undertaken to compare runway surface conditions with aircraft performance under the GRF. This will provide a more complete understanding of the effectiveness of the GRF and identify areas for further improvement.
Running Symmetry in Professional Football: Are We Measuring What Matters?
(2025) Tarakçı, Selçuk; Akyüz, Oktay; Karaman, Taner
The aim of this study is to evaluate the relationship between running symmetry measured by GPS devices and the risk of injury and performance metrics among professional soccer players. A total of 18 professional football players from a club competing in the Turkish Super League participated in the research. Throughout the 2022-2023 season, running symmetry data of the players were recorded using a GPS system. Football players’ running symmetry and performance metrics can be affected by training history, physical adaptation and cultural training differences. Whether there are differences in such parameters between local and foreign football players who have trained in different leagues and with different methodologies has also been included in the study. The study aims to evaluate not only whether running symmetry is a biomechanical parameter but also its effect on performance variables related to injury risk. Also, metrics such as total distance, high intensity running distance, high metabolic power distance, player load, accelerations and decelerations were also recorded throughout the season. Analysis of the data revealed significant differences in running symmetry among players. Statistical differences were found between defender and attacker and midfielder players in terms of player load values. Moreover, a positive correlation was observed between running symmetry and certain performance metrics, suggesting a potential link between running symmetry and sports performance. Consequently, running symmetry measured via GPS technology may serve as a valuable indicator for performance and injury risk among professional soccer players.
Türkiye ve Ermenistan Arasındaki İlişkilerin Düzelmesinde Ekonomik Potansiyeller
(2024) Zenginkuzucu, Dıkran Mıgırdıç; Yılmaz, Sait
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki 28 Mart 1993 çatışmaları Türkiyeve Ermenistan ilişkilerini de olumsuz yönde etkilemiştir. 3 Nisan 1993’de Türkiye, Ermenistan'a tahıl sevkiyatını durdurdu ve iki ülke arasındaki kara sınırını kapattı. Tarihi sorunların yanı sıra, Dağlık Karabağ krizi, o zamandan bu yana ilişkilerin yeniden kurulmasının önündeki en büyük engel olarak görünmektedir. Normalleşme sürecine ve bölgesel istikrara katkı sağlamak için normalleşme sürecinin bu diğer karmaşık meselelerle iç içe olmaması ve ekonomik işlevselci bir yaklaşım sergilemek kritik bir önem taşımaktadır. Makale, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin son yirmi yıldaki gelişimini incelemeyi, mevcut sorunları vurgulamayı ve ilişkileri normalleştirmek için şimdiye kadar gerçekleştirilen toplumsal ve diplomatik girişimler dikkate alınarak neden bir çözüme ihtiyaç duyulduğunu vurgulamayı ve özellikle de yakınlaşma için ekonomik olanakların ortaya konulması ve vurgulanmasını amaçlamaktadır.
Akut:Kronik İş Yükü Oranı, Koşu Dengesizliği ve Profesyonel Futbolcularda Sakatlık Paradoksu: Tanımlayıcı Araştırma
(2025) Tarakçı, Selçuk; Kaya, Kaan; Subuk, Erdem
Amaç: Bu araştırma, Türkiye Süper Ligi’nde mücadele eden pro- fesyonel futbolcuların temassız sakatlık geçirdikleri güne kadar olan an- trenman yükleri ile akut:kronik iş yükü oranı ve koşu dengesizliği değerleri arasındaki ilişkileri incelemektedir. Gereç ve Yöntemler: Araştırmaya Tür- kiye Süper Ligi’nde mücadele eden 14 profesyonel futbolcu gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcılardan elde edilen akut:kronik iş yükü oranı ve koşu dengesizliği verileri Küresel Konumlama Sistemi [Global Positioning System (GPS)] kullanılarak elde edilmiştir. GPS kullanılarak elde edilen veriler arasında; toplam mesafe, 20-25 km/s hız aralığında toplam mesafe, 25 km/s üzerinde toplam mesafe, antrenman ve maçlarda geçirdikleri top- lam süre, oyuncu yükleri, yüksek metabolik güç mesafesi, belirli hızlarda iv- melenme ve yavaşlama mesafeleri ve ulaştıkları maksimal sürat değerleri bulunmaktadır. Bulgular: Akut:kronik iş yükü oranı ile incelenen paramet- reler arasında anlamlı bir korelasyon olmadığını, ancak koşu dengesizliği değeri ile bazı antrenman ve performans parametreleri arasında anlamlı ko- relasyonlar olduğunu göstermiştir. Özellikle, koşu dengesizliği ile toplam süre (r=0,56), toplam mesafe (r=0,61), oyuncu yükü (r=0,73), 2 m/s’den hızlı ivmelenme-yavaşlama mesafesi (r=0,63), toplam ivmelenme-yavaş- lama mesafesi (r=0,68) ve yüksek metabolik güç mesafesi (r=0,60) arasında pozitif yönlü anlamlı korelasyonlar bulunmuştur. Sonuç: Bu araştırma, akut:kronik iş yükü oranının futbolcularda sakatlık riski ya da performans parametreleri için güvenilir bir gösterge olmayabileceğini, ancak koşu den- gesizliği gibi daha spesifik parametrelerin sakatlık riski üzerinde anlamlı et- kiler yaratabileceğini öne sürmektedir. Koşu dengesizliği, özellikle futbol gibi yüksek tempolu sporlarda sakatlık riskini tahmin etmek ve performansı optimize etmek için önemli bir gösterge olabilir. Bu sonuçlar, spor bilimci- ler, antrenörler ve sağlık profesyonelleri için oyuncuların antrenman prog- ramlarının düzenlenmesi ve sakatlık riskinin azaltılması açısından önemli stratejik bilgiler sunmaktadır.
Çalışma Koşullarındaki Değişim ve Öğretmenlerin İş Memnuniyeti: Covid- 19 Dönemindeki Uzaktan Eğitim Örneğine İlişkin Bir İnceleme
(2025) Dışkaya, Sude; Danışman, Aysuın
Covid-19 salgını ile pek çok sektörde çalışma koşullarında değişim yaşanmış ve sektörler bu değişimden içsel özellikleri doğrultusunda farklı şekillerde etkilenmiştir. Eğitim alanı özelinde salgının çalışma koşullarında yarattığı en büyük değişim, uzaktan eğitim uygulamasına geçiş olmuştur. Salgın sürecinde uzaktan çalışma deneyimi öğretmenlerin iş memnuniyeti düzeylerini etkilemiştir. Bu çalışmanın amacı, salgın döneminde çalışma koşullarında ortaya çıkan değişimin öğretmenlerin iş memnuniyetine etkisini, iş memnuniyetinin belirleyicileri üzerinden tartışmaktır. Çalışmada nitel analiz yaklaşımlarından durum analizi benimsenmiş ve derinlemesine görüşme tekniğini kullanılarak İzmir’de 10’u kamu okulunda, 10’u özel okulda çalışan 20 öğretmen (10 kadın, 10 erkek) ile görüşme gerçekleştirilmiş; özel okul-kamu okulu ve cinsiyet temelinde bulgularda anlamlı farklılık olup olmadığı sorgulanmıştır. Çalışma sonucunda, çalışma koşullarında yaşanan değişimin öğretmenlerin iş memnuniyeti düzeyini azalttığı bulgusuna ulaşılmıştır. Öğretmenlerin iş memnuniyetinin azalmasına neden olan temel unsurlar; ev ve iş yaşamının birbirine karışması ve iş yükündeki artış, toplam gelirin azalması, stres ve kaygı düzeyinin artması, tüm işlerinin çevrimiçi yürütülmesi ve sistemin hem öğretmen hem öğrenci açısından yabancılaşmaya neden olması şeklinde sıralanabilir. Cinsiyet ya da kamu okulu-özel okul ayrımı bağlamlarında anlamlı bir farklılığın söz konusu olduğuna dair yeterli veriye ulaşılamamıştır.
Yemek kurslarına katılan bireylerin memnuniyeti üzerinde yiyecek neofilisinin aracı rolü ve memnuniyetin tekrar ziyaret etme niyeti üzerine etkisi
(2024) Aldemir, Tuba; Uçan Kayaalp, Berre Zeynep
Kişilerin daha önce bilmedikleri veya tatmadıkları yiyecekleri deneyimlemeye karşı gösterdikleri tutum, tüketim tercihleri üzerinde belirleyici rol oynamaktadır. Yiyecek neofilisi de bu duruma pozitif yönde etki etmekte ve yeni deneyimlere açık olma eğilimine katkı sağlamaktadır. Bu deneyimlerden biri olan yemek kursları; kazandırdıkları yeni pratiklerle bireylerin günlük hayatın rutininden kaçış isteğine, eğitimlerinde farklı mutfak kültürlerine yer vermeleri ile kültürel deneyim kazanma isteğine ve katılımcıların bu eğitimleri çevreleriyle paylaşmaları ile prestij kazanma isteğine katkıda bulunmaktadır. Buradan hareketle çalışmada, yemek kurslarına katılan bireylerin duydukları memnuniyet üzerinde yiyecek neofilisinin aracı rolünün ve memnuniyetin tekrar ziyaret etme niyeti üzerine olan etkisinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Nicel araştırma yönteminin kullanıldığı çalışmada, veri toplama aracı olarak anket tekniğinden yararlanılmıştır. Yemek kurslarına katılan 393 kişiye çevrim içi olarak uygulanan anket verilerinin analizi için SPSS programı kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre; yemek kurslarına katılmanın ve kültürel deneyim kazanmanın memnuniyet üzerinde etkili olduğu, yiyecek neofilisinin prestij haricindeki tüm bağımsız değişkenler ile memnuniyet arasındaki ilişkide aracı rolü bulunduğu belirlenmiştir. Ayrıca memnuniyetin yemek kurslarını tekrar ziyaret etme niyeti üzerinde etkili olduğu sonucuna varılmıştır
HEDGE AGREEMENT IN AVIATION INDUSTRY
(2024) Kahraman, Jal
Fuel costs constitute the largest cost item among operational costs in airline companies. Depending on the exchange rate changes in the world, fluctuations occur in fuel prices as a result of events beyond the control of the industry. As a result of these fluctuations, airline companies may be exposed to the risk of high fuel prices. In order to avoid this risk, airline companies can eliminate price uncertainty that may arise in the future and keep fuel costs under control by hedging. The purpose of this research is to explain the Hedge agreement, which is used to eliminate the uncertainties in fuel prices in the aviation industry and the potential risks that may arise as a result of these uncertainties and examine the most commonly used hedging methods. It is a study created by systematically and impartially examining original studies published in the field, evaluating the validity of the studies found, and synthesizing and combining them.
Ecological Footprint Awareness of Generation Z: A Case Study of Selçuk University Faculty of Science
(2024) Erbek, Halil Osman; Akdoğan, Yunus; Erbayram, Tenzile
Achieving a sustainable ecosystem requires a harmonious relationship between biological capacity and ecological footprint. However, in today's rapidly industrializing world, population growth and lack of awareness about ecological footprints negatively impact biological capacity. Consequently, global ecological limits have been exceeded, straining the planet's carrying capacity. Human dominance over nature drives biodiversity loss and contributes to climate change, disrupting ecosystem balance, overconsuming natural resources, and causing environmental degradation. Industrialization and rapid urbanization have significantly increased resource consumption, leading to a sharp rise in greenhouse gas emissions—central to the carbon footprint and primary causes of climate change—that critically affect air quality, ecosystem stability, and biodiversity protection. Environmental factors directly influence human well-being, economic activities, and the health of all living organisms while reshaping the ecological order. This study aims to provide a fresh perspective on ecological awareness and inspire actionable steps in terms of building a sustainable ecosystem through a survey assessing the ecological literacy of Selcuk University Faculty of Science (SUFS) students. The survey reveals students' environmental awareness levels while examining its impact on their ecological behaviors. The general evaluation shows that SUFS students exhibit high awareness levels in the Ecological Footprint Awareness scale; however, scores related to recycling and transportation are lower than other dimensions. This indicates that targeted training for recycling and transportation is necessary to enhance overall awareness levels regarding ecological footprints. The findings will serve as a valuable resource for identifying strategies to improve environmental consciousness while emphasizing individuals' roles in fostering a sustainable future.
Sustainable airline company selection using SWARA Weighted VIKOR and COPRAS methods
(2025) Şahin, Aybike Esra; Durdağ, Celil; Bağlan, Fatma Betül
Global climate crisis necessitates all countries to swiftly and agilely conduct their economic activities in accordance with green sensitivity and sustainability principles. The aviation sector, one of the industries most affected by socio-economic and socio-cultural changes worldwide, cannot avoid this trend. Consequently, significant studies exist in the literature on the effects of the global climate crisis and sustainability efforts in the aviation sector. This study aims to measure the approaches of the world's leading international air cargo companies to the 2030 and 2050 European Green Deal targets. Among the criteria weighted using the SWARA method are 'carbon dioxide emissions,' 'energy consumption,' 'employment,' and 'water consumption.' The results indicate that the most critical criterion for airline sustainability is reducing CO2 emissions, followed by reducing energy consumption. Water consumption reduction ranks third, and employment ranks last in terms of importance. The study examines air cargo companies ranked in the top 10 globally by revenue and ranks them using the VIKOR and COPRAS methods. According to data from 2021, Korean Air, Turkish Airlines, and Cathay Pacific emerge as the top performers in sustainability among air cargo companies, while Cargolux and UPS lag behind others in their sustainability efforts when evaluated using VIKOR and COPRAS methods.
NAVIGATING THE DIGITAL LANDSCAPE: A COMPREHENSIVE REVIEW OF DIGITAL MEDIA'S IMPACT ON CHILD DEVELOPMENT
(2024) Alpuğan, Zeynep
The digital age has ushered in significant changes in the landscape of child development, with digital media becoming an integral part of the lives of children from infancy through adolescence. This manuscript provides a comprehensive review of the multifaceted impacts of various forms of digital media, including television, video games, social media, and educational software, on children’s cognitive, social, and emotional development. It explores how digital media can both enhance learning through interactive educational tools and pose risks such as diminished attention spans and potential social isolation. The role of parental mediation is highlighted as a crucial factor in moderating digital media’s effects, emphasizing strategies such as co-viewing, setting usage limits, and guiding online interactions. Additionally, the manuscript delves into the implications of emerging technologies like augmented reality (AR) and virtual reality (VR), discussing their potential to offer immersive learning experiences and their unique challenges. By integrating psychological theories such as Cognitive Load Theory, Social Learning Theory, and Attachment Theory, this review deepens the understanding of how digital media influences child development and provides insights aimed at helping parents, educators, and policymakers develop effective strategies to harness the potential of digital media while safeguarding healthy child development.
Is Implant Washing and Wound Irrigation with Rifampicin Effective for Preventing Surgical Site Infections in Lumbar Instrumentation?
(Turkish Neurosurgical Soc, 2018) Karaarslan, Numan; Yılmaz, İbrahim; Özbek, Hanefi; Oznam, Kadir; Ateş, Özkan; Erdem, Ilknur
AIM: To determine whether the washing of implants and autogenous bone grafts with rifampicin, and the irrigation of the surgical field using diluted rifampicin, have any significant effect on the prevention of spinal implant infections. MATERIAL and METHODS: A total of 166 consecutive lumbar stenosis and spondylolisthesis patients undergoing lumbar instrumentation between 2012 and 2016 were analyzed retrospectively. The patients were divided into two groups. Group I (n=85) included patients whose implants were washed with rifampicin immediately before insertion and whose surgical fields were irrigated with diluted rifampicin immediately after insertion. Group II (n=81) included the cases without rifampicin application. Both groups were matched for age, sex, body mass index, and surgical indication. The infection rates of the groups were compared during the first 2 postoperative years. RESULTS: No significant difference was found between the infection rate in Group I and Group II. Only 1 case had surgical site infection (SSI) in Group I, a rate of 1.17% (1 of 85 patients), whereas 2 patients had SSI in Group II, a rate of 2.46% (2 of 81 patients). CONCLUSION: Peroperative washing of implants with rifampicin and irrigation of the surgical field using diluted rifampicin have not been found to be significantly effective in preventing or reducing spinal implant infections. However, further studies with larger series need to be carried out to verify these results.
Prognostic Factors in Patients who Underwent Aneurysmal Clipping due to Spontaneous Subarachnoid Hemorrhage
(Turkish Neurosurgical Soc, 2016) Orakdogen, Metin; Emon, Selin Tural; Somay, Hakan; Engin, Taner; Ateş, Özkan; Berkman, Mehmet Zafer
AIM: Despite technical and medical advances, aneurysmal subarachnoid hemorrhages (SAH) continue to be a challenging pathology, associated with high rates of morbidity and mortality. In this regard, a definition is required of the various prognostic indicators of an SAH. The aim of the present retrospective study is to examine the various prognostic factors of the clinical outcomes of the patients who underwent a neurosurgical clipping of aneurysms due to aneurysmal SAH. MATERIAL and METHODS: The data of 104 patients that had suffered an aneurysmal SAH were analyzed. The baseline demographic, clinical and radiological data were all analyzed. The prognostic study was derived from an analysis of these variables. Relationship between prognostic factors and outcome was evaluated by univariate and logistic multivariate regression analysis. RESULTS: This study has identified unfavorable outcomes on the Glasgow Outcome Scale at discharge after the surgical treatment of aneurysmal SAH associated with increased age, poor World Federation of Neurosurgical Societies (WFNS) grade on admission, higher Fisher's grade on admission computed tomography scan, larger aneurysm, and clinical vasospasm. In a multivariate logistic regression analysis, age, high WFNS grade, positive clinical vasospasm and size of aneurysm were found to be independent risk factors for mortality. The presence of hydrocephalus, number of aneurysms, positive risk factors, and the presence of Doppler vasospasm did not reach statistical significance. CONCLUSION: The most important prognostic factors in patients undergoing surgery due to aneurysmal subarachnoid hemorrhage were WFNS grade, age, size of aneurysm and clinical vasospasm.
Are Specific Gene Expressions of Extracellular Matrix and Nucleus Pulposus Affected by Primary Cell Cultures Prepared from Intact or Degenerative Intervertebral Disc Tissues?
(Turkish Neurosurgical Soc, 2019) Karaarslan, Numan; Yılmaz, İbrahim; Özbek, Hanefi; Yasar Sirin, Duygu; Kaplan, Necati; Akyuva, Yener; Gonultas, Aylin
AIM: To determine the gene expression patterns of nucleus pulposus (NP) in cell cultures obtained from degenerated or intact tissues. MATERIAL and METHODS: Whereas 12 of the cases were diagnosed with lumbar disc herniation and had undergone lumbar microdiscectomy, 12 cases had undergone traumatic intervertebral discectomy and corpectomy, along with discectomy after spinal trauma. NP-specific markers and gene expressions of the reagents of the extracellular matrix in the experimental setup were tested at the 0th, 24th, and 48th hours by quantitative reverse transcriptase polymerase chain reaction (qRT-PCR). Visual evaluations were simultaneously made in all samples using invert and fluorescence microscopy. Vitality and proliferation analyses were evaluated by UV spectrophotometer. As a method of statistical evaluation, Spearman was used for categorical variants, and the Pearson correlation was used for variants with numerical and plain distribution. RESULTS: No association was found either between the tissue type and times (r=0.000; p=1.000) or between the region that the tissue was obtained from and hypoxia transcription factor-1 alpha (HIF-1 alpha) gene expression (r=0.098; p=0.245). There was no correlation between cell proliferation and chondroadherin (CHAD) expression or between type II collagen (COL2A1) and CHAD gene expressions. It was found that CHAD and HIF-1 alpha gene expressions and HIF-1 alpha and COL2A1 gene expressions affected cell proliferation. CONCLUSION: Cell culture setups are of paramount importance because they may influence the pattern of changes in the gene expressions of the cells used in these setups.
Delivering Growth Factors through a Polymeric Scaffold to Cell Cultures Containing both Nucleus Pulposus and Annulus Fibrosus
(Turkish Neurosurgical Soc, 2019) Akyuva, Yener; Kaplan, Necati; Yılmaz, İbrahim; Özbek, Hanefi; Yasar Sirin, Duygu; Karaaslan, Numan; Guler, Olcay
AIM: To design a novel, polyvinyl alcohol (PVA)-based polymeric scaffold that permits the controlled release of insulin-like growth factor 1 (IGF-1)/bone morphogenetic protein (BMP)-2 following intervertebral disc administration. MATERIAL and METHODS: The drug delivery system was composed of two different solutions that formed a scaffold within seconds of coming into contact with each other. Swelling, pH, and temperature tests and analysis of the controlled release of growth factors (GFs) from this system were performed. The release kinetics of the GFs were determined through enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA). Cell proliferation and viability were monitored with microscopy and analyzed using an MTT assay and acridine orange/propidium iodide (AO/PI) staining. Chondroadherin (CHAD), hypoxia inducible factor-1 alpha (HIF-1 alpha), and collagen type II (COL2A1) gene expressions were determined with quantitative real-time polymerase chain reaction (qRT-PCR) analysis to show the effects of IGF-1/BMP-2 administration on annulus fibrosus cell (AFC)/nucleus pulposus cell (NPC) cultures. For the statistical evaluation of the obtained data, experimental groups were compared with a post hoc Tukey's test following an analysis of variance. RESULTS: The scaffold allowed for the controlled release of IGF-1 and BMP-2 in different time intervals. It was observed that as the application time increased, the number of cells and the degree of extracellular matrix development increased in AFC/NPC cultures. AO/PI staining and an MTT analysis showed that cells retained their specific morphology and continued to proliferate. It was observed that HIF-1 alpha and CHAD expression increased in a time-dependent manner, and no COL2A1 expression in the AFC/NPC cultures was observed. CONCLUSION: The designed scaffold may be used as an alternative method for intervertebral disc administration of GFs after further in vivo studies. Such prototype scaffolds may be an innovative technology in targeted drug therapies after reconstructive neurosurgical interventions.

Güncel Gönderiler